Apartman Görevlilerinin (Kapıcıların) Kıdem Tazminatı Hakkı

Apartman Görevlilerinin (Kapıcıların) Kıdem Tazminatı Hakkı

Kapıcının kıdem tazminatı

Kıdem tazminatı nedir?

Kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanununun 14üncü maddesinde yer alan ve işçinin işyerine sunduğu emeğinin ve âdeta yıllarının karşılığını aldığı bir ödemedir. Ancak bu ödeme bazı şartlara bağlanmıştır. Bu şartları taşımayan işçiler kıdem tazminatı alamaz.

Kapıcı kimdir?

Kapıcının tanımı “Konut Kapıcıları Yönetmeliği”nde yapılmış olup buna göre kapıcı; ana taşınmazın bakımının yapılması, korunması, küçük onarımları, ortak yerlerin bakımı, temizliği, bağımsız bölümlerde otrmakta olanların çarşı işlerinin halledilmesi, güvenliklerinin sağlanması, kalorifer yakılması ve bahçe düzenlenmesi ile bakımı ve benzeri diğer hizmetleri yerine getiren kişiyi ifade etmektedir.

Yönetici kimdir?

Konutun maliki ya da ortakları işveren olarak kabul edilirken; yönetici ise işveren vekili olarak hareket eden kişiyi ifade etmektedir. Yönetici, kat mülkiyeti kanununa göre seçilmekte ve görevini yürütmektedir.

Kıdem tazminatına esas olan, kapıcının brüt ücretidir. Ayrıca varsa, kapıcıya yapılan düzenli ödemeler ve yardımlar da bu tutara dahil edilir.

Örneğin; kapıcının giydirilmiş ücretinin belirlenmesinde kapıcı dairesinin bedelsiz tahsis edilmesi, elektrik ve su parasının yönetimce karşılanması halinde bunların giydirilmiş ücret hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

Kapıcı hangi hallerde kıdem tazminatı hak eder?

Apartman görevlisi ile diğer işçiler arasında, kıdem tazminatı hak etme açısından bir fark yoktur. İkisinin de yazımızın hemen başında bağlantısını verdiğimiz yazıdaki şartları taşıması gerekir. Ancak aşağıda yazılı hallerde Yargıtay genelde kapıcıyı haklı bulmakta ve kıdem tazminatının ödenmesine hükmetmektedir.

  • İş sözleşmesinde yazdığı halde ayni yardımların yerine getirilmemesi (erzak ve kömür yardımı gibi)
  • Kapıcının sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi ya da düşük ücretten yatırılması
  • Kapıcının ücretinin zamanında ödenmemiş olması
  • Kapıcının yapmış olduğu çalışmalara karşılık fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili vb. ücretlerinin ödenmemesi
  • Kapıcıya yıllık ücretli izin kullandırılmaması

Kapıcı kıdem tazminatı için kime dava açar?

Yönetici, İş Kanunu ve Yönetmeliğin uygulanması bakımından işveren temsilcisidir. İş Hukuku anlamında ortaya çıkabilecek idari ve yargısal uyuşmazlıklarda yönetici işvereni temsil eder. Böyle olunca kapıcının işveren hakkında açabileceği davanın kat maliki ya da maliklerine karşı açılması gerekse de, yönetmelikten doğan bu temsil yetkisine göre davanın doğrudan yönetici hasım gösterilerek açılması mümkündür. Ancak bu halde dahi hükmün doğrudan yönetici hakkında kurulması mümkün değildir. Mahkemece yönetici aleyhine açılan davada hüküm 634 sayılı yasanın 20/a maddesi uyarınca kat maliki ya da malikleri aleyhine kurulmak zorundadır. (Yargıtay 9 Hukuk 2009/15081 E.)

Buna göre kapıcı, davasını kat maliklerine karşı açabileceği gibi doğrudan yöneticiye karşı da açabilir. İki durumda da sorumluluk kat maliklerinin olur.

Kapıcının kıdem tazminatını kim öder?

Bu soruya net bir cevap verelim: Kapıcının işten ayrıldığı ve kıdem tazminatını hak ettiği tarihte apartman dairesinin sahibi kim ise o öder. Kiracının kıdem tazminatı ödeme sorumluluğu yoktur. Eski ev sahiplerine de kıdem tazminatı ödemesi için kapıcı tarafından dava açılamaz. Bu durumu şöyle özetleyebiliriz.

  • Kıdem tazminatını, o tarihte eve kim sahipse (kat maliki) o öder.
  • O tarih itibariyle eve oturan “Ben sadece oturduğum yıl kadarından sorumluyum” diyemez. Evi satın alalı bir gün bile olmuş olsa kıdem tazminatının tamamını öder. Tamamını ödeyen bu ev sahibi, önceki ev sahiplerine payları oranında rücu edebilir.
  • Ev sahibi kıdem tazminatını ödemezse kiracı “kira bedeli kadar” kıdem tazminatından sorumludur. Ödediği bedeli de ev sahibiyle arasındaki kiradan düşerek tahsil etme hakkına sahiptir.

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında bu durumu şöyle ifade etmiştir:

“… Kat maliklerinin katılımının ne şekilde olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı takdirde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20/a maddesi gereğince kapıcı giderlerine tüm malikler eşit olarak katılmalıdır. Bu katılım sorumluluğu borcun yasal olarak ödenmesi gereken tarihte malik olan kişiye aittir. Hesaplanan kıdem tazminatına esas alınan sürenin bir bölümünün önceki malik dönemine ait olması, borcun doğduğu tarihte malik olan davalıyı, bu sorumluluktan kurtarmaz. Şartları varsa, ödediği kıdem tazminatının önceki malik dönemine isabet eden miktarı için rücu hakkını kullanabilir…” (HGK, 03/10/2011 tarih ve 2001/18-642 esas-2001/662 karar)

Kapıcının kıdem tazminatı için eski malike rücu

Bir apartmanda ya da sitede oturan kişi, o apartmanın ilk gününden bu yana orada oturmuyor olabilir. Bildiğiniz üzere daireler sık sık el değiştirir ve kapıcının kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğinde, o anda dairenin sahibi olan kişi, daireyi yeni satın almış da olabilir.

İsterse daireyi alalı bir gün olmuş olsun, bu daire sahibi gerekirse kapıcının 20 yıllık kıdem tazminatını ödemekle yükümlüdür. Ancak bu ödemeyi yaptıktan sonra geriye dönük dairenin maliki olanlara ulaşır ve yıllara göre her birinin payına düşen miktarı onlardan talep eder.

Eski malik kıdem tazminatını ödemeyeceğini söylüyorsa, ödemeyi yapan son malik bir avukata vererek eski malike dava açabilir ve hakkını alabilir.

Kıdem tazminatının tamamının o anda dairenin sahibi olan kişiden alınmasının ve onun eski maliklere rücu etmesinin istenmesinin mantığı, kapıcının işçi olarak verdiği emek karşılığı hal ettiği kıdem tazminatını bir an önce almasını ve mağdur olmamasını sağlamaktır.

Kapıcı kıdem tazminatından kiracı sorumlu mu?

Bir Yargıtay kararında da belirtildiği üzere “Kapıcının ya da apartmanda çalışan diğer işçilerin işçilik alacaklarından sorumluluğu 634 sayılı Kanun’un 20/A maddisi uyarınca kat maliklerine aittir. İşçilik alacaklarından kiracı ya da başka sıfatta oturanların bu davada taraf olması mümkün değildir” (9 Hukuk, 2013/20936 K.)

Dolayısıyla kıdem tazminatı ödenmeyen bir kapıcı dava açacağı zaman, bu davayı kiracıya karşı değil; ancak kat malikine yani ev sahibine karşı açabilir.

Fakat kiracıya karşı dava açılamaması, kiracının sorumsuz olduğunu da göstermez. Şöyle ki; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 22’nci maddesinde “Kat malikinin, 20’nci madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira, miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.” denilir.

20’nci maddede ise açık bir şekilde “kat maliklerinin; papıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak katılmakla yükümlü olduğu” ifade edilmiştir.

Hem kat malikinin sorumluluğu hem de kiracının sorumluluğu göz önüne alındığında nihai olarak şöyle denebilir:

  • Kapıcıya ödenecek kıdem tazminatından kat maliki ile birlikte kiracının da sorumluluğu vardır.
  • Ancak kiracının sorumluluğu kısmi bir sorumluluktur.
  • Kiracı ancak kat malikine olan kira borcu kadar kıdem tazminatından sorumludur.
  • Kat malikine kira borcu olmayan kiracının, kıdem tazminatının ödenmesi konusunda bir sorumluluğu da olmayacaktır.

Kapıcının oturduğu ev kıdem tazminatında hesaba katılır mı?

Kapıcıya apartman yönetimi tarafından konut tahsis edilmişse, artık bu konutun emsal kira bedeli de kıdem tazminatına esas aylık brüt ücretin hesabında dikkate alınmalıdır.

“… Taraflar arasında davacının tazminata esas ücretinin hesaplanması konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı kapıcı olarak çalışmış olup kendisine kapıcı konutunun tahsis edildiği dosya içinden sabittir. Giydirilmiş brüt ücrete esas ücretin belirlenmesinde emsal rayiç kira bedelini belirlenerek ücrete eklenmesi gerekirken Kamu Sosyal Tesislerine İlişkin Tebliğ hükümlerine göre belirlenen azami bedelin eklenerek hesaplanması hatalıdır…” (7 Hukuk, 2016/10765 E. ve 2016/9216 K.)

“… Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günlük giydirilmiş ücretin tespitinde aldığı asgari ücrete hiçbir bedel eklenmemiştir. Oysa taraflar arasında imzalanan kapıcılık sözleşmesinde kapıcı dairesinde kira ödemeden oturulacağı, elektrik ve su giderlerinin kapıcı tarafından ödeneceği yazılıdır. Davacı taraf kapıcı dairesinde oturduğundan tazminatlarının hesaplamasındaki esas alınacak giydirilmiş ücrete kira bedeli ve ısınma giderlerinin de eklenmesi gerekmektedir…” (22 Hukuk, 2016/7067 E. ve 2019/5678 K.)

“… Davacı kapıcı dairesinde oturmaktadır. Buna göre, davacının kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında hizmet akdi süresince oturduğu kapıcı dairesinden sağladığı konut ve varsa su, elektrik gibi menfaatler de nazara alınmalıdır. Bu husus göz önüne alınmadan ilk dönem çalışmasına ilişkin kıdem tazminatının tam olarak ödendiğinin kabulü ile hüküm kurulması hatalıdır…” (9 Hukuk, 2014/10492 E. ve 2015/22449 K.)

Kapıcı dairesinin elektrik ve su masrafları

Kapıcı dairesinin elektrik ve su masrafları apartman yönetimi tarafından karşılanıyorsa, bunların bir aylık tutarının da giydirilmiş brüt ücret üzerine eklenerek kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi gerekir. Elektrik ve su faturalarının kapıcının maaşına nasıl ekleneceğini şu Yargıtay kararında görebilirsiniz:

“… Kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak olan giydirilmiş ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır.Mahkemece, … Apartmanında apartman görevlisi olarak çalışan davacının belirlenen giydirilmiş ücretine elektrik ve su gideri eklenmeden yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı yanın iddiası, davalı yanın savunması, hizmet tespiti davası, delil olarak sunulan tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile davacının kaldığı kapıcı dairesinin elektrik ve su giderlerinin davalı yönetim tarafından karşılandığı sabittir. Açıklanan nedenle, davacının sözü edilen apartmanda çalışırken kaldığı kapıcı dairesine ait fesih tarihinden geriye doğru bir yıla ait elektrik ve su faturaları getirilip bu faturaların bir yıllık tutarlarının 365’e bölünmesi suretiyle bir güne isabet eden miktar tespit edilerek, bu suretle bulunacak miktar da konut yardımının yanı sıra davacının günlük çıplak ücretine eklendikten sonra belirlenen giydirilmiş ücrete göre kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmalıdır…” (22 Hukuk, 2017/26675 E. ve 2020/476 K.)

Kapıcı kıdem tazminatından damga vergisi kesilir mi?

Bilindiği üzere işçilerin kıdem tazminatında damga vergisi haricinde hiçbir kesinti yapılamaz.  Kapıcılar için bu damga vergisinin kesilmesi dahi mümkün değildir.

Çünkü 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli 2 sayılı tablonun IV/34 maddesine göre “Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtlar” damga vergisinden istisnadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23/6 maddesinde ise açık şekilde “kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlar”ın ücretlerinden bahsetmektedir.

Dolayısıyla apartman görevlisinin hak ettiği kıdem tazminatı, bir kuruş bile kesinti yapılmadan kendisine ödenmelidir.

SONUÇ

Kapıcının kıdem tazminatı, yasal kesintiler yapıldıktan sonra kendisine ödenir. Ödenecek olan bu tutardan kat malikleri eşit olarak sorumludur. Örneğin 10 daireden oluşan bir apartmanda, hesaplanan kıdem tazminatı tutarı 10’a bölünür ve her bir dairenin payına düşen miktar belirlenir.

Kapıcı hizmetlerinden yararlanmadığını, kapıcıya işinin hiç düşmediğini vs. iddia ederek hiçbir kat maliki bu ödemeden kaçınamaz. Herkes bu ödemeye eşit şekilde katılmak zorundadır.

Ödemenin tamamını o anda daire sahibi kim ise o yapar; fakat eski maliklere sahip oldukları süreler oranında rücu ederek, paylarına düşen miktarın kendisine ödenmesini isteyebilir.

Kapıcının kıdem tazminatı hesaplanırken sadece aylık maaşının dikkate alınmayacağını; kapıcıya sağlanan yakacak yardımı, apartman yönetimince ödenen elektrik, su faturaları ya da ücretsiz konut gibi tüm ayni ve nakdi yardımların da maaşın üzerine ekleneceğini hatırlatmak isteriz.


Apartman Görevlilerinin (Kapıcıların) Kıdem Tazminatı Hakkı

ÖZ: Kapıcı kıdem tazminatı, apartman görevlileri yani kapıcılar çalışma yaşamında özel olarak korunan gruplardan biridir. Kapıcılara ödenen asgari ücret gelir vergisi ve damga vergisinden muaf tutulmaktadır. Bu nedenle asgari ücret alan diğer çalışanlara göre daha yüksek gelir elde etmektedirler. Kapıcıların korunmasıyla ilgili hususlar sadece aldıkları asgari ücretle sınırlı değildir. Bu çalışanlar kıdem tazminatı konusunda da daha avantajlıdır. Kapıcıların kıdem tazminatı hesabı yapılırken, diğer çalışanlarda olduğu gibi en son alınan brüt ücrete ilave olarak düzenli ödenen ayni ve nakdi ödemelerde hesabın içine dahil edilir. Kapıcılarda da bu geçerli olduğundan, oturmaları için tahsis edilen evin kira bedeli kıdem tazminatı bedeline ilave edilir. Bu sebeple kıdem tazminatları daha yüksek miktarda olur.

Apartman görevlisi olan kapıcılar, diğer işçiler gibi 4857 sayılı İş Kanuna tabi çalışırlar. Bu nedenle diğer tüm konularda olduğu gibi fesih söz konusu olduğunda da kapıcıların kıdem tazminatı hakkı doğabilecektir. Kapıcıların yöneticisi onu işe alan apartman ya da site yönetimi olacaktır. Kapıcının iş sözleşmesinin kıdem tazminatını hak eder bir şekilde sona ermesi durumunda kendisine kıdem ödenmesi gerekir.

Kapıcıların bir işyerinde veya aynı işverene ait değişik işyerlerinde en az bir yıl çalışmış olmak koşulu ile iş sözleşmelerinin:

İşveren/apartman yönetimi tarafından 4857 sayılı Kanunun 24. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

Kapıcı tarafından 4857 sayılı Kanunun 25. maddesi uyarınca,

Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,

Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

Emekli aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını( 15 yıl ve 3 bin 600 günü) tamamlayarak kendi istekleriyle işten ayrılmaları nedeniyle, feshedilmesi,

Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş sözleşmesini sona erdirmesi,

Kapıcının ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması

Hallerinde kapıcılar kıdem tazminatı almaya hak kazanırlar.

Kıdem tazminatına hak etmek için işçinin en az 1 yıllık kıdeminin olması gerekir. Her bir yıllık kıdem hakkına karşılık, kıdeme esas hesaplanacak aylık ücreti ile parayla ölçülebilir her türlü hak ve menfaatlerin birer aylık toplamı Kıdem Tazminatı Üst Sınırını aşmayacak şekilde hesaplama yapılmalıdır. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Mali ve Sosyal Haklar konulu 03.01.2017 tarih 27998389-010.06.02- 66 sayılı Genelgesi ile 01/01/2017 tarihinden itibaren işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavan tutarı 4.426,16 TL olarak belirlenmiştir.

Kapıcıların Kıdem Tazminatı Hesaplamasında Rol Oynayan Faktörler

Konut kapıcılarının kıdem tazminatı hakkı için birtakım hesaplamalar yapılmaktadır. Kapıcıların tazminat hakkı hesaplanırken, Gelir Vergisi ve Damga Vergisi hesaplamaları, kapıcının oturduğu yani ikamet ettiği konutun tazminat matrahındaki yeri, kapıcıların ödemiş oldukları faturaların tazminat matrahındaki önemi oldukça büyüktür.

Burada dikkat edilmesi gereken konu, ücretin yanında kapıcının oturduğu evin kapıcı dairesi olup olmadığı, kapıcının elektrik, su ve yakıt giderlerinin ödenip ödenmediği de hesaplanacak ücrette değişken parametreleri göstermektedir. Eğer kapıcı dairesi de kıdeme esas hesaplanacak para ve para ile ölçülebilir hak ve menfaatlerden sayılması kaydı ile hesaplama yapılacak ise emsal kira bedeli belirlenerek kıdeme esas matrah bulunmalıdır.

Kapıcı konutunun rayiç kira bedeli kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınır. Kapıcının ücretsiz olarak oturduğu kapıcı dairesinin emsal kira bedeli belirlenerek kıdem tazminatının hesaplanmasına esas ücrete ilave edilir.

Kapıcının elektrik, su ve ısıtma giderlerinin dikkate alınıp alınmaması bu giderlerin apartman yönetimi tarafından karşılanıp karşılanmayacağına bağlıdır. İş sözleşmesinde elektrik, su ve ısıtma giderlerinin kapıcı tarafından karşılanacağı yazılı ise bu giderler kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Sözleşmede yoksa giderler kıdem tazminatının hesaplanmasına esas teşkil eden ücrete ilave edilir. Elektrik, su ve ısıtma giderlerinin kıdem tazminatının hesaplanmasında anılan giderlerin en son aya ait miktarları değil, son bir yıllık miktarların ortalamasının alınması gerekir.

Kıdem tazminatında bir yıldan az süreler de hesaplamada kısıt olarak dikkate alınır. Kapıcının kıdem tazminatından 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesi gereğince Gelir Vergisi, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununu gereği Damga Vergisi kesilmez.

Kapıcıların Kıdem Tazminatında Muhatap Kim?

Kıdem tazminatının ödenmesinden kat malikleri (ev sahipleri) sorumludur. Kat maliki ödemez ise kiracıların sorumluluğu bulunmaktadır. Kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.

Aşağıda konuyla ilgili kararlar verilmiştir.

KARAR : Kapıcı olarak davalı işyerinde çalışan davacının 28.2.2001 tarihinden önceki çalışmalarını tasfiye edildiği gerekçesiyle Mart 2001 tarihinden sonraki çalışması nazara alınarak kapıcı kıdem tazminatı alacağının belirlenip hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı 28.2.2001 tarihli ve 2.100.000.000 TL. kıdem tazminatı ödendiği ve sair belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığının belirlendiğini, kendisine ödeme yapılmadığını bu nedenle tüm dönem nazara alınarak kapıcı kıdem tazminatının hesaplanarak hüküm altına alınmasını iddia etmektedir. 28.2.2001 tarihli kıdem tazminatı ödeme belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı imza incelenmesi ile tespit edilmiştir. Bu belgedeki belirtilen miktarın davacıya ödendiği de başka bir belge ile kanıtlanamamıştır. Bu belgedeki imzanın davacı ile gayri resmi yaşayan H’a ait olmasıda sonuca etkili değildir. Bu şahsa böyle bir ödeme yapılmış ise davalı işveren ödenen miktarı H’dan talep etmesi gerekir.Açıklanan bu nedenlerle davacının tüm çalışma süresi nazara alınarak hak kazandığı kapıcı kıdem tazminatı miktarı belirlenmeli; davacı tarafından Şubat 1998 tarihinde kıdem tazminatına mahsuben alındığı kabul edilen 350.000.000 TL.nin faizi ile birlikte tenkısinden sonra bakiye kıdem tazminatı hüküm altına alınmalıdır. 3.28.2.2001 tarihli belgedeki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından bu belgeye değer verilmeden kapıcı kıdem tazminatı dışındaki alacaklar da belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/5899 K. 2003/17618

KARAR : Davacı,davalıya ait apartman işyerinde kapıcı olarak çalıştığını iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı işçilik alacaklarını talep etmiştir. Davalı ise davacının apartmanda kiracı olarak oturduğunu aralarında hizmet ilişkisinin bulunmadığını Sosyal Sigortalar Kurumu yoklama memurlarınca da bu durumun belirlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Her ne kadar SSK yoklama memuru raporunda davacının davalıya ait apartmanda kapıcı olarak görev yapmadığını belitmişse de dosya içeriğinden ve özellikle dinlenen davacı tanıklarının açık beyanlarından davacının davalıya ait apartmanda kapıcı olarak görev yaptığı anlaşılmıştır. Bu beyanlar karşısında SSK yoklama memurunun yetersiz inceleme raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Bu itibarla mahkemenin görevsizlik kararının bozulması gerekir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/11721 K. 2003/12154

KARAR : Davacı, davalı apartman işyerinde kapıcı olarak çalıştığını belirterek, kapıcı kıdem tazminatı ile ödenmiyen bir kısım işçilik alacaklarını talep etmiştir. Davalı apartman yönetimi ise, davacının kapıcı olarak çalışmadığını, aralarında bir iş ilişkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacının davalı G. Sitesi C Blok’un kapıcı dairesinde oturduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Dinlenen davalı tanıkları, davacının eşinin apartmanın temizliğini yaptığını, buna karşılık kendisinden kira parası alınmadığını davacının ise Apartman kapıcısı olmadığını, apartmanın sonradan doğalgaz ısıtma sistemine dönüştürüldüğünü söylemişlerdir. Davacı tanıkları ise, davacının C Blok’un kapıcısı olarak kapıcılık hizmetlerini yürüttüğünü ayrıntılı bir şekilde belirtmişlerdir. Bu tanık beyanları ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının Apartman yönetimince kapıcı dairesine oturtulup yerleştirildiği, davacı adı geçen Blok’un temizlik işleri ve dairelerin çarşı servis hizmetleri gibi kapıcılık hizmetlerini bizzat yaptığı, böylece taraflar arasında kapıcılık iş ilişkisinin doğduğu sonucuna varmak gerekir. Mahkemenin davacının apartmanın kapıcısı olmadığı şeklinde yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2000/19334 K. 2001/3194

KARAR : Davacı, daha önce davalı apartmanın inşaat işini üstlenen inşaat şirketinin bekçisi olduğunu, 1.1.1998 tarihinden itibaren apartmanda kapıcı olarak çalıştığını ileri sürmüş, işverence haksız olarak çıkarıldığından bahisle ihbar, kıdem tazminatları ile bir kısım işçilik alacakları talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacının davalı apartmanda kapıcı olarak çalışmadığı gerekçesiyle isteklerin reddine dair karar verilmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, apartman inşaatının 26.12.1997 tarihinde bittiği, bu tarihten sonra bir kısım dairelerde oturulmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davacının apartmanın kapıcı dairesinde oturduğu hususu ise taraflar arasında tartışmasızdır. Davacının şikayeti üzerine SSK müfettişleri ile Bölge Çalışma Müdürlüğü iş müfettişleri, işyerinde incelemeler yapmışlar ve ayrı ayrı düzenlenen raporlar da davacının 1.1.1998-15.3.1999 tarihleri arasında kapıcı olarak hizmet aktiyle çalıştığı sonucuna varılmıştır. Özellikle sigorta müfettişi tarafından tanzim edilen tutanakta eski ve yeni yönetici ile bir kısım apartman sakinleri imzalı beyanları ile davacının kapıcı olarak çalıştığını açıklamışlardır. Mahkemece tanık olarak dinlenen aynı şahıslar, davacının işitme engelli çocuğunu bahene ederek kendisine acındırdığını ve bu sebeple sigorta müfettişine bu şekilde beyanda bulunduklarını beyan etmişlerse de; belirtildiği üzere hataya sevkedildiklerini ispat edemedikleri gibi, yapılacak olan tespit sonucu pirimlerin tahsil edileceği ve idari para cezasi verileceğini bilmelerine rağmen, belirtilen gerekçeyle gerçeğe aykırı bildirimde bulunmalarıda hayatın olağan akışına uygun düşmez. Mahkemece bu konuda dinlenen davacı tanıkları da davacının iddasını doğrulayan samimi anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu olgulara göre, davacının davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının kabulü gerekirken, mahkemece taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılması hatalıdır. İşin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2000/6887 K. 2000/10430

KARAR : Davalı, davacının davalı sitede kapıcı olarak emekli olduğu tarihe kadar belirsiz süreli, emekli olduğu tarihten sonrası için 1 er yıllık belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığını, davacının talebi doğrultusunda her yıl kapıcı kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. “Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının ihbar ve kıdem tazminatı alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.”Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporuna göre davacının 11.965,96 TL net kıdem tazminatına hak kazandığı, davacıya ödenen 3.934,00 TL net kıdem tazminatının mahsubu ile davacının bakiye 8.031,96 TL net kapıcı kıdem tazminatı alacağı olduğu kabul edilerek davacının talebi ile bağlı olarak 2.771,87 TL kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ancak dosyada mevcut ilk bilirkişi raporunda davacıya fesih tarihinden önce ödenen kapıcı kıdem tazminatlarının yasal faizinin toplam 1.399,29 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı kapıcıya yapılan kıdem tazminatı ödemelerinin yasal faizi ile birlikte mahsubu gerekirken yasal faizleri mahsup edilmeden belirlenen 8.031,96 TL net kıdem tazminatı alacağı olduğunun kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2014/1633 K. 2014/10313

KARAR : Davacı işçi, davalıya ait konutta 20.2.1996 tarihinde kapıcı olarak çalışmaya başladığını iddia etmiş ve gösterdiği tanıklar da bunu doğrulamışlarsa da dosya içindeki bilgilerden söz konusu konutta 1996 Ekim ayından itibaren davacının oğlu S.T. ‘nin kapıcılık yaptığı bunun bir yıl kadar sürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekten sigorta işe giriş bildirgesi S. T.’ nin anılan tarihte çalışmaya başladığını gösterdiği gibi, Bölge Çalışma Müdürlüğünce yapılan incelemelerden de aynı sonuca varıldığı görülmektedir. Davacı kapıcının, 10.11.1997 tarihinde işe başladığı işe giriş bildirgesi ile de ortaya çıkmaktadır. Davalı tanıkları da davacının 1997 Kasım ayında işe başladığını bildirmişlerdir. Bu yazılı ve sözlü belgeler dikkate alınarak davacının 10.11.1997 tarihinde işe başladığı kabul edilmelidir. Bu durumda kapıcı kıdem tazminatı için bir yıllık süre koşulu gerçekleşmemiş bulunduğundan bu tazminat isteği reddedilmelidir. Öteki işçilik hakları ve ihbar tazminatı ise çalışılan süreye göre değerlendirilerek kabul edilmelidir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2001/6747 K. 2001/8879

KARAR : Dosyada bulunan ayrıntılı bildirimle davacının hizmet sözleşmesinin 15.7.1996 tarihinden itibaren feshedildiği açıklanmış olup bu bildirim 16.7.1996 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Fesih bildiriminde ayrıca 10 gün içinde davacının işyerine ait alet ve edavatı teslim etmesi kapıcı konutundan çıkması da istenilmiştir. Davacı bu yazılı bildirimden sonra tarafların rızasıyla işyerinde çalıştığını da kanıtlamış değildir. Aslında bildirim muhatabına ulaştıktan sonra çalışma olgusunun da sonuca etkili olmadığı açıktır. Öte yandan davacı 21.7.1996 tarihinde yaralandığından söz ederek rapor aldığını da bildirmiş ise de, rapor tarihinden önce fesih bildirimi kendisine ulaştığı için hizmet sözleşmesinin askıya alındığından da söz edilemez. Bunlardan başka son Temmuz ayı ücretinin tam olarak ödenmiş olması davalının savunmasında açıklandığı gibi muhasebe hatasından kaynaklanmıştır. Bu maddi hukuki olgular karşısında kapıcı kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı için gerekli bir tam yıl çalışma koşulu gerçekleşmediğinden kapıcı kıdem tazminatı ile izin alacağı parasının reddine karar verilmelidir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 1998/11640 K. 1998/14122

KARAR :  Davacı, 05.08.2008 tarihinde kapıcı olarak çalışmaya başladığını, sigorta girişi yapılmadığı gibi eşi ile kira sözleşmesi imzalanarak hukuka aykırı olarak kira tahsil edildiğini, iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın 05.07.2011 tarihinde yapılan kat malikleri toplantısında işverence feshedildiğini, işin başka bir kişiye verildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatları ile ücret, izin ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı, alacakların zamanışımına uğradığını, davacının kapıcılık hizmeti vermediğini, Samsun Vezirköprü’den Ankara’ya sakat çocuklarının bakım ve tedavisi için geldiklerini, apartmanın kapıcı dairesinin boş olduğunu, ortak karar ile apartman giderlerinde kullanmak üzere 250,00 TL karşılığı kiraya verildiğini, apartman temizliğini yapması, altı gün akşam çöp alması ve iki gün apartman içini süpürmesi için 160,00 TL anlaşma yapıldığını; aynı apartmanda yer alan dükkanı kiralayarak yufka ve hamur işleri yapmak için temizlik işini kendisinin bıraktığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının kapıcı olarak 05.08.2008 – 05.07.2011 tarihleri arasında kısmi süreli olarak ayda altı gün çalıştığı, feshin haklı sebeple yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile ihbar ve kıdem tazminatı’nın kabulüne, diğer taleplerine ilişkin alacakları olduğu gerekçesiyle izin ve ücret alacağının kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında, iş sözleşmesinin sona erme hususu ihtilaflıdır. Somut olayda davacı iş sözleşmesinin davalı tarafından 05.07.2011 feshedildiğini ileri sürmüştür. Davalı taraf ise temizlik yaptığı apartmanın altında yer alan dükkanı davacının kiraladığını, yufka ve hamur işleri yapmak için apartman temizliğini kendisinin bıraktığını savunmuştur. Davacının eşi tarafından aynı apartmanda dükkan kiralandığına ilişkin kira kontratı, davacının ayrıldıktan sonra bazlama dükkanı açtığına ilişkin şahit beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davacı tarafından sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, ihbar ve kıdem tazminatının reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ E. 2013/17172 K. 2014/27126

KARAR : Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … dışındaki diğer davalıların . . . murisleri olduğunu, davalı …’in ise 2008 yılında . . . hisse alacak apartmana girdiğini, …’ün 17.11.2009 tarihinde vefat ettiğini, ölmeden önce 1.9.1995 tarihinde müvekkilini kapıcı olarak işe aldığını, müvekkilinin çalıştığı … Sultangazideki apartmanın 48 daireden oluştuğunu, …’ün ölümünden sonra 1.3.2010 tarihinde müvekkilinin iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kapıcı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, ücret alacağı, fazla mesai alacağı ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hissedarı bulundukları, kalorifersiz ve iki ayrı bloktan oluşan apartmanda davacının bir dönem çalıştığını, haftanın iki günü temizlik yaptığını iki günde çöp alımı yaptığını, haftanın 3-4 günü 2 saati aşmayacak şekilde çalıştığını, günde iki üç saati aşmayacak şekilde çalışan davacının iş kanunu hükümlerinden yararlanamayacağını, davanın apartman hissedarlarına karşı açılmasının usule aykırı olduğunu, davalı olarak gösteren …’ün hissesinin … tarafından tapuda devralındığını, mirasçılar arasında paylaşım ile ilgili dava açıldığını, davanın devam ettiğini,davalılardan … tarafından çalıştırılmaya devam eden davacının ortada müvekkilleri tarafından feshedilmiş iş akdi olmadığından feshe bağlı talep edilen alacakların reddi gerektiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde;dava dilekçesinde iş sözleşmesinin 1.3.2010 tarihinde işverence feshedildiği belirtilmiş olup, aksi işverence kanıtlanmadığı,bu sebeple davacının 1.3.2010 tarihinde sona eren iş sözleşmesi sebebi ile ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığıbir kısım davalılar vekili tarafından davacının …’ün tasarrufunda bulunan A Blokta davacının çalışmasını sürdürdüğünü ileri sürmüş ise de, davacının her iki bloka hizmet verdiği iş sözleşmesinin 1.3.2010 tarihinde sona erdiği , bloklardan birine sonraki dönemde verilen hizmetin ise farklı bir bağımsız iş sözleşmesine istinaden devam ettiği düşünüldüğünden bir kısım davalılar vekilinin bu yöne yönelik itirazının kabul edilmediği,yıllık izin,ücret alacaklarının kısmen kabulüne,haftalık 45 saati aşan mesai yaptığı ve genel tatillerde çalıştığı hususu kanıtlanamadığından ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai alacağının ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin başlangıçtan itibaren 24 daireden oluşan iki blok olmak üzere toplam 48 daireye tek kapıcılık sözleşmesi ile hizmet verdiği ve tüm dairelere sahip kat malikinin ölümü üzerine mirasçıların kendi aralarında paylaşımda bulundukları ve davacının iki bloktan oluşan işyerinde bir blokta kapıcılık hizmetine devam ettiği anlaşılmaktadır.Davacı diğer blokla iş ilişkisinin sona erdirildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacakları talebinde bulunmuştur.Ancak davacının başlangıçtan beri iki bloktan oluşan 48 daireye tek bir hizmet sözleşmesi ile çalıştığı,tek ücret aldığı,kat malikinin ölümü üzerine mirasçıların paylaşımı üzerine iki bloğun ayrılmasının ve davacının tek blokta iş görme edimini yerine getirmesinin devam etmesi karşısında diğer bloğa iş görme ediminin sona erdirilmesinin fesih olarak değerlendirilemeyeceği olsa olsa burada davacının lehine yaptığı işin azaldığından söz edilebileceği iş sözleşmesinin devam etmesi karşısında davacının ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacakları talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2014/27514 K. 2016/408

KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin 15/11/1995 – Nisan 2011 tarihleri arasında davalı işyerinde apartman görevlisi olarak çalıştığını, iş akdine haksız olarak son verildiğini, müvekkilinin 15/10/2008 tarihinde emeklilik dilekçesi verdiğini, bu dönemde tazminat adı altında kısmi ödeme yapıldığını ancak tüm alacaklarının ödenmediğini, ödenmeyen kısım için yeniden çalışmasının teklif edildiğini ve müvekkilinin de çalışmaya devam ettiğini, geçen süre zarfında yine hiçbir hakkının ödenmediğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili; davacının müvekkili işyerinde ilk kez 15/11/1995 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdini 15/10/2008 tarihinde yaşlılık aylığı almak amacıyla kendisinin feshettiğini, bu fesihle ilgili kendisine 8.196,52 TL kıdem tazminatı ödendiğini, davacının o dönem kapıcı kıdem tazminatı, ücret ve izin alacakları yönünden müvekkili işvereni ibra ettiğini, daha sonra kat maliklerinin talebi ve ihtiyacı doğrultusunda yeniden kapıcı çalıştırılması kararı alındığını ve davacının 02/12/2009 tarihinde yeniden işe başlatıldığını, davacının SGK kontrol memurluğunun 23/12/2009 tarihli işyeri durum tespit tutanağına yansıyan ifadesinde, mezkur işyerinde 02/12/2009 tarihinden beri kapıcılık yaptığını beyan ettiğini, davacının ikinci dönemdeki iş akdini de kendisinin sona erdirdiğini, 15/12/2010 tarihinde apartman yönetimine sunduğu istifa dilekçesinde 30/04/2011 tarihinde memlekete gideceğinden istifasının kabulünü beyan ettiğini, davacının Aralık 2009-Ocak 2011 dönemine dair tüm ücretlerinin ödendiğini, davacının 2011 Şubat, Mart ve Nisan ayı ücretlerini almaktan imtina ettiğini ve 2011 Nisan ayı sonunda hiçbir bildirimde bulunmadan işyerini terk ettiğini, 2011 Şubat, Mart, Nisan ayı ücretleri ile senelik izin ücreti toplamı olan 2.200,00 TL nin PTT aracılığıyla ödendiğini, davacının bu ödemeyi işbu davanın ikame tarihinden iki gün önce 21/06/2011 tarihinde teslim aldığını, fazla çalışma yapmadığını, hafta ve genel tatil günlerinde çalışmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece davacının 15.10.2008 tarihindeen önceki çalışmalarının tasfiye edildiği, davacının imzasını içeren 15.12.2010 tarihli yazıda davacının memleketine göç edeceğinden bahisle 30.04.2011 tarihinde istifa edeceğini bildirdiği, bu sebeple davacının 2.dönem çalışmasının istifa ile sonlandığı gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine, diğer taleplerinin de ödeme ve ispatlanamaması gerekçeleriyle reddine karar verilmiştir.Davacı, davalı apartmanda kapıcı olarak çalışmakta iken ilk döneme dair çalışması kapıcı kıdem tazminatı ödenerek sonlandırılmıştır. Uyuşmazlık, giydirilmiş ücrete eklenecek hak ve menfaatlerden doğmaktadır. Davacının ilk dönem çalışmasının karşılığı olan kapıcı kıdem tazminatının asgari ücret ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı kapıcı dairesinde oturmaktadır. Buna göre, davacının kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında hizmet akdi süresince oturduğu kapıcı dairesinden sağladığı konut ve varsa su, elektrik gibi menfaatler de nazara alınmalıdır. Bu husus gözönüne alınmadan ilk dönem çalışmasına dair kapıcı kıdem tazminatı’nın tam olarak ödendiğinin kabulüyle hüküm kurulması hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2014/10492 K. 2015/22449

Apartman Görevlilerinin (Kapıcıların) Kıdem Tazminatı Hakkı

Kapıcının kıdem tazminatı

Kıdem tazminatı nedir?

Kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanununun 14üncü maddesinde yer alan ve işçinin işyerine sunduğu emeğinin ve âdeta yıllarının karşılığını aldığı bir ödemedir. Ancak bu ödeme bazı şartlara bağlanmıştır. Bu şartları taşımayan işçiler kıdem tazminatı alamaz.

Kapıcı kimdir?

Kapıcının tanımı “Konut Kapıcıları Yönetmeliği”nde yapılmış olup buna göre kapıcı; ana taşınmazın bakımının yapılması, korunması, küçük onarımları, ortak yerlerin bakımı, temizliği, bağımsız bölümlerde otrmakta olanların çarşı işlerinin halledilmesi, güvenliklerinin sağlanması, kalorifer yakılması ve bahçe düzenlenmesi ile bakımı ve benzeri diğer hizmetleri yerine getiren kişiyi ifade etmektedir.

Yönetici kimdir?

Konutun maliki ya da ortakları işveren olarak kabul edilirken; yönetici ise işveren vekili olarak hareket eden kişiyi ifade etmektedir. Yönetici, kat mülkiyeti kanununa göre seçilmekte ve görevini yürütmektedir.

Kıdem tazminatına esas olan, kapıcının brüt ücretidir. Ayrıca varsa, kapıcıya yapılan düzenli ödemeler ve yardımlar da bu tutara dahil edilir.

Örneğin; kapıcının giydirilmiş ücretinin belirlenmesinde kapıcı dairesinin bedelsiz tahsis edilmesi, elektrik ve su parasının yönetimce karşılanması halinde bunların giydirilmiş ücret hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

Kapıcı hangi hallerde kıdem tazminatı hak eder?

Apartman görevlisi ile diğer işçiler arasında, kıdem tazminatı hak etme açısından bir fark yoktur. İkisinin de yazımızın hemen başında bağlantısını verdiğimiz yazıdaki şartları taşıması gerekir. Ancak aşağıda yazılı hallerde Yargıtay genelde kapıcıyı haklı bulmakta ve kıdem tazminatının ödenmesine hükmetmektedir.

  • İş sözleşmesinde yazdığı halde ayni yardımların yerine getirilmemesi (erzak ve kömür yardımı gibi)
  • Kapıcının sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi ya da düşük ücretten yatırılması
  • Kapıcının ücretinin zamanında ödenmemiş olması
  • Kapıcının yapmış olduğu çalışmalara karşılık fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili vb. ücretlerinin ödenmemesi
  • Kapıcıya yıllık ücretli izin kullandırılmaması

Kapıcı kıdem tazminatı için kime dava açar?

Yönetici, İş Kanunu ve Yönetmeliğin uygulanması bakımından işveren temsilcisidir. İş Hukuku anlamında ortaya çıkabilecek idari ve yargısal uyuşmazlıklarda yönetici işvereni temsil eder. Böyle olunca kapıcının işveren hakkında açabileceği davanın kat maliki ya da maliklerine karşı açılması gerekse de, yönetmelikten doğan bu temsil yetkisine göre davanın doğrudan yönetici hasım gösterilerek açılması mümkündür. Ancak bu halde dahi hükmün doğrudan yönetici hakkında kurulması mümkün değildir. Mahkemece yönetici aleyhine açılan davada hüküm 634 sayılı yasanın 20/a maddesi uyarınca kat maliki ya da malikleri aleyhine kurulmak zorundadır. (Yargıtay 9 Hukuk 2009/15081 E.)

Buna göre kapıcı, davasını kat maliklerine karşı açabileceği gibi doğrudan yöneticiye karşı da açabilir. İki durumda da sorumluluk kat maliklerinin olur.

Kapıcının kıdem tazminatını kim öder?

Bu soruya net bir cevap verelim: Kapıcının işten ayrıldığı ve kıdem tazminatını hak ettiği tarihte apartman dairesinin sahibi kim ise o öder. Kiracının kıdem tazminatı ödeme sorumluluğu yoktur. Eski ev sahiplerine de kıdem tazminatı ödemesi için kapıcı tarafından dava açılamaz. Bu durumu şöyle özetleyebiliriz.

  • Kıdem tazminatını, o tarihte eve kim sahipse (kat maliki) o öder.
  • O tarih itibariyle eve oturan “Ben sadece oturduğum yıl kadarından sorumluyum” diyemez. Evi satın alalı bir gün bile olmuş olsa kıdem tazminatının tamamını öder. Tamamını ödeyen bu ev sahibi, önceki ev sahiplerine payları oranında rücu edebilir.
  • Ev sahibi kıdem tazminatını ödemezse kiracı “kira bedeli kadar” kıdem tazminatından sorumludur. Ödediği bedeli de ev sahibiyle arasındaki kiradan düşerek tahsil etme hakkına sahiptir.

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında bu durumu şöyle ifade etmiştir:

“… Kat maliklerinin katılımının ne şekilde olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı takdirde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20/a maddesi gereğince kapıcı giderlerine tüm malikler eşit olarak katılmalıdır. Bu katılım sorumluluğu borcun yasal olarak ödenmesi gereken tarihte malik olan kişiye aittir. Hesaplanan kıdem tazminatına esas alınan sürenin bir bölümünün önceki malik dönemine ait olması, borcun doğduğu tarihte malik olan davalıyı, bu sorumluluktan kurtarmaz. Şartları varsa, ödediği kıdem tazminatının önceki malik dönemine isabet eden miktarı için rücu hakkını kullanabilir…” (HGK, 03/10/2011 tarih ve 2001/18-642 esas-2001/662 karar)

Kapıcının kıdem tazminatı için eski malike rücu

Bir apartmanda ya da sitede oturan kişi, o apartmanın ilk gününden bu yana orada oturmuyor olabilir. Bildiğiniz üzere daireler sık sık el değiştirir ve kapıcının kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğinde, o anda dairenin sahibi olan kişi, daireyi yeni satın almış da olabilir.

İsterse daireyi alalı bir gün olmuş olsun, bu daire sahibi gerekirse kapıcının 20 yıllık kıdem tazminatını ödemekle yükümlüdür. Ancak bu ödemeyi yaptıktan sonra geriye dönük dairenin maliki olanlara ulaşır ve yıllara göre her birinin payına düşen miktarı onlardan talep eder.

Eski malik kıdem tazminatını ödemeyeceğini söylüyorsa, ödemeyi yapan son malik bir avukata vererek eski malike dava açabilir ve hakkını alabilir.

Kıdem tazminatının tamamının o anda dairenin sahibi olan kişiden alınmasının ve onun eski maliklere rücu etmesinin istenmesinin mantığı, kapıcının işçi olarak verdiği emek karşılığı hal ettiği kıdem tazminatını bir an önce almasını ve mağdur olmamasını sağlamaktır.

Kapıcı kıdem tazminatından kiracı sorumlu mu?

Bir Yargıtay kararında da belirtildiği üzere “Kapıcının ya da apartmanda çalışan diğer işçilerin işçilik alacaklarından sorumluluğu 634 sayılı Kanun’un 20/A maddisi uyarınca kat maliklerine aittir. İşçilik alacaklarından kiracı ya da başka sıfatta oturanların bu davada taraf olması mümkün değildir” (9 Hukuk, 2013/20936 K.)

Dolayısıyla kıdem tazminatı ödenmeyen bir kapıcı dava açacağı zaman, bu davayı kiracıya karşı değil; ancak kat malikine yani ev sahibine karşı açabilir.

Fakat kiracıya karşı dava açılamaması, kiracının sorumsuz olduğunu da göstermez. Şöyle ki; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 22’nci maddesinde “Kat malikinin, 20’nci madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira, miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.” denilir.

20’nci maddede ise açık bir şekilde “kat maliklerinin; papıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak katılmakla yükümlü olduğu” ifade edilmiştir.

Hem kat malikinin sorumluluğu hem de kiracının sorumluluğu göz önüne alındığında nihai olarak şöyle denebilir:

  • Kapıcıya ödenecek kıdem tazminatından kat maliki ile birlikte kiracının da sorumluluğu vardır.
  • Ancak kiracının sorumluluğu kısmi bir sorumluluktur.
  • Kiracı ancak kat malikine olan kira borcu kadar kıdem tazminatından sorumludur.
  • Kat malikine kira borcu olmayan kiracının, kıdem tazminatının ödenmesi konusunda bir sorumluluğu da olmayacaktır.

Kapıcının oturduğu ev kıdem tazminatında hesaba katılır mı?

Kapıcıya apartman yönetimi tarafından konut tahsis edilmişse, artık bu konutun emsal kira bedeli de kıdem tazminatına esas aylık brüt ücretin hesabında dikkate alınmalıdır.

“… Taraflar arasında davacının tazminata esas ücretinin hesaplanması konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı kapıcı olarak çalışmış olup kendisine kapıcı konutunun tahsis edildiği dosya içinden sabittir. Giydirilmiş brüt ücrete esas ücretin belirlenmesinde emsal rayiç kira bedelini belirlenerek ücrete eklenmesi gerekirken Kamu Sosyal Tesislerine İlişkin Tebliğ hükümlerine göre belirlenen azami bedelin eklenerek hesaplanması hatalıdır…” (7 Hukuk, 2016/10765 E. ve 2016/9216 K.)

“… Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günlük giydirilmiş ücretin tespitinde aldığı asgari ücrete hiçbir bedel eklenmemiştir. Oysa taraflar arasında imzalanan kapıcılık sözleşmesinde kapıcı dairesinde kira ödemeden oturulacağı, elektrik ve su giderlerinin kapıcı tarafından ödeneceği yazılıdır. Davacı taraf kapıcı dairesinde oturduğundan tazminatlarının hesaplamasındaki esas alınacak giydirilmiş ücrete kira bedeli ve ısınma giderlerinin de eklenmesi gerekmektedir…” (22 Hukuk, 2016/7067 E. ve 2019/5678 K.)

“… Davacı kapıcı dairesinde oturmaktadır. Buna göre, davacının kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında hizmet akdi süresince oturduğu kapıcı dairesinden sağladığı konut ve varsa su, elektrik gibi menfaatler de nazara alınmalıdır. Bu husus göz önüne alınmadan ilk dönem çalışmasına ilişkin kıdem tazminatının tam olarak ödendiğinin kabulü ile hüküm kurulması hatalıdır…” (9 Hukuk, 2014/10492 E. ve 2015/22449 K.)

Kapıcı dairesinin elektrik ve su masrafları

Kapıcı dairesinin elektrik ve su masrafları apartman yönetimi tarafından karşılanıyorsa, bunların bir aylık tutarının da giydirilmiş brüt ücret üzerine eklenerek kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi gerekir. Elektrik ve su faturalarının kapıcının maaşına nasıl ekleneceğini şu Yargıtay kararında görebilirsiniz:

“… Kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak olan giydirilmiş ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır.Mahkemece, … Apartmanında apartman görevlisi olarak çalışan davacının belirlenen giydirilmiş ücretine elektrik ve su gideri eklenmeden yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı yanın iddiası, davalı yanın savunması, hizmet tespiti davası, delil olarak sunulan tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile davacının kaldığı kapıcı dairesinin elektrik ve su giderlerinin davalı yönetim tarafından karşılandığı sabittir. Açıklanan nedenle, davacının sözü edilen apartmanda çalışırken kaldığı kapıcı dairesine ait fesih tarihinden geriye doğru bir yıla ait elektrik ve su faturaları getirilip bu faturaların bir yıllık tutarlarının 365’e bölünmesi suretiyle bir güne isabet eden miktar tespit edilerek, bu suretle bulunacak miktar da konut yardımının yanı sıra davacının günlük çıplak ücretine eklendikten sonra belirlenen giydirilmiş ücrete göre kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmalıdır…” (22 Hukuk, 2017/26675 E. ve 2020/476 K.)

Kapıcı kıdem tazminatından damga vergisi kesilir mi?

Bilindiği üzere işçilerin kıdem tazminatında damga vergisi haricinde hiçbir kesinti yapılamaz.  Kapıcılar için bu damga vergisinin kesilmesi dahi mümkün değildir.

Çünkü 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli 2 sayılı tablonun IV/34 maddesine göre “Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtlar” damga vergisinden istisnadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23/6 maddesinde ise açık şekilde “kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlar”ın ücretlerinden bahsetmektedir.

Dolayısıyla apartman görevlisinin hak ettiği kıdem tazminatı, bir kuruş bile kesinti yapılmadan kendisine ödenmelidir.

SONUÇ

Kapıcının kıdem tazminatı, yasal kesintiler yapıldıktan sonra kendisine ödenir. Ödenecek olan bu tutardan kat malikleri eşit olarak sorumludur. Örneğin 10 daireden oluşan bir apartmanda, hesaplanan kıdem tazminatı tutarı 10’a bölünür ve her bir dairenin payına düşen miktar belirlenir.

Kapıcı hizmetlerinden yararlanmadığını, kapıcıya işinin hiç düşmediğini vs. iddia ederek hiçbir kat maliki bu ödemeden kaçınamaz. Herkes bu ödemeye eşit şekilde katılmak zorundadır.

Ödemenin tamamını o anda daire sahibi kim ise o yapar; fakat eski maliklere sahip oldukları süreler oranında rücu ederek, paylarına düşen miktarın kendisine ödenmesini isteyebilir.

Kapıcının kıdem tazminatı hesaplanırken sadece aylık maaşının dikkate alınmayacağını; kapıcıya sağlanan yakacak yardımı, apartman yönetimince ödenen elektrik, su faturaları ya da ücretsiz konut gibi tüm ayni ve nakdi yardımların da maaşın üzerine ekleneceğini hatırlatmak isteriz.


Apartman Görevlilerinin (Kapıcıların) Kıdem Tazminatı Hakkı

ÖZ: Kapıcı kıdem tazminatı, apartman görevlileri yani kapıcılar çalışma yaşamında özel olarak korunan gruplardan biridir. Kapıcılara ödenen asgari ücret gelir vergisi ve damga vergisinden muaf tutulmaktadır. Bu nedenle asgari ücret alan diğer çalışanlara göre daha yüksek gelir elde etmektedirler. Kapıcıların korunmasıyla ilgili hususlar sadece aldıkları asgari ücretle sınırlı değildir. Bu çalışanlar kıdem tazminatı konusunda da daha avantajlıdır. Kapıcıların kıdem tazminatı hesabı yapılırken, diğer çalışanlarda olduğu gibi en son alınan brüt ücrete ilave olarak düzenli ödenen ayni ve nakdi ödemelerde hesabın içine dahil edilir. Kapıcılarda da bu geçerli olduğundan, oturmaları için tahsis edilen evin kira bedeli kıdem tazminatı bedeline ilave edilir. Bu sebeple kıdem tazminatları daha yüksek miktarda olur.

Apartman görevlisi olan kapıcılar, diğer işçiler gibi 4857 sayılı İş Kanuna tabi çalışırlar. Bu nedenle diğer tüm konularda olduğu gibi fesih söz konusu olduğunda da kapıcıların kıdem tazminatı hakkı doğabilecektir. Kapıcıların yöneticisi onu işe alan apartman ya da site yönetimi olacaktır. Kapıcının iş sözleşmesinin kıdem tazminatını hak eder bir şekilde sona ermesi durumunda kendisine kıdem ödenmesi gerekir.

Kapıcıların bir işyerinde veya aynı işverene ait değişik işyerlerinde en az bir yıl çalışmış olmak koşulu ile iş sözleşmelerinin:

İşveren/apartman yönetimi tarafından 4857 sayılı Kanunun 24. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

Kapıcı tarafından 4857 sayılı Kanunun 25. maddesi uyarınca,

Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,

Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

Emekli aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını( 15 yıl ve 3 bin 600 günü) tamamlayarak kendi istekleriyle işten ayrılmaları nedeniyle, feshedilmesi,

Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş sözleşmesini sona erdirmesi,

Kapıcının ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması

Hallerinde kapıcılar kıdem tazminatı almaya hak kazanırlar.

Kıdem tazminatına hak etmek için işçinin en az 1 yıllık kıdeminin olması gerekir. Her bir yıllık kıdem hakkına karşılık, kıdeme esas hesaplanacak aylık ücreti ile parayla ölçülebilir her türlü hak ve menfaatlerin birer aylık toplamı Kıdem Tazminatı Üst Sınırını aşmayacak şekilde hesaplama yapılmalıdır. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Mali ve Sosyal Haklar konulu 03.01.2017 tarih 27998389-010.06.02- 66 sayılı Genelgesi ile 01/01/2017 tarihinden itibaren işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavan tutarı 4.426,16 TL olarak belirlenmiştir.

Kapıcıların Kıdem Tazminatı Hesaplamasında Rol Oynayan Faktörler

Konut kapıcılarının kıdem tazminatı hakkı için birtakım hesaplamalar yapılmaktadır. Kapıcıların tazminat hakkı hesaplanırken, Gelir Vergisi ve Damga Vergisi hesaplamaları, kapıcının oturduğu yani ikamet ettiği konutun tazminat matrahındaki yeri, kapıcıların ödemiş oldukları faturaların tazminat matrahındaki önemi oldukça büyüktür.

Burada dikkat edilmesi gereken konu, ücretin yanında kapıcının oturduğu evin kapıcı dairesi olup olmadığı, kapıcının elektrik, su ve yakıt giderlerinin ödenip ödenmediği de hesaplanacak ücrette değişken parametreleri göstermektedir. Eğer kapıcı dairesi de kıdeme esas hesaplanacak para ve para ile ölçülebilir hak ve menfaatlerden sayılması kaydı ile hesaplama yapılacak ise emsal kira bedeli belirlenerek kıdeme esas matrah bulunmalıdır.

Kapıcı konutunun rayiç kira bedeli kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınır. Kapıcının ücretsiz olarak oturduğu kapıcı dairesinin emsal kira bedeli belirlenerek kıdem tazminatının hesaplanmasına esas ücrete ilave edilir.

Kapıcının elektrik, su ve ısıtma giderlerinin dikkate alınıp alınmaması bu giderlerin apartman yönetimi tarafından karşılanıp karşılanmayacağına bağlıdır. İş sözleşmesinde elektrik, su ve ısıtma giderlerinin kapıcı tarafından karşılanacağı yazılı ise bu giderler kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Sözleşmede yoksa giderler kıdem tazminatının hesaplanmasına esas teşkil eden ücrete ilave edilir. Elektrik, su ve ısıtma giderlerinin kıdem tazminatının hesaplanmasında anılan giderlerin en son aya ait miktarları değil, son bir yıllık miktarların ortalamasının alınması gerekir.

Kıdem tazminatında bir yıldan az süreler de hesaplamada kısıt olarak dikkate alınır. Kapıcının kıdem tazminatından 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesi gereğince Gelir Vergisi, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununu gereği Damga Vergisi kesilmez.

Kapıcıların Kıdem Tazminatında Muhatap Kim?

Kıdem tazminatının ödenmesinden kat malikleri (ev sahipleri) sorumludur. Kat maliki ödemez ise kiracıların sorumluluğu bulunmaktadır. Kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.

Aşağıda konuyla ilgili kararlar verilmiştir.

KARAR : Kapıcı olarak davalı işyerinde çalışan davacının 28.2.2001 tarihinden önceki çalışmalarını tasfiye edildiği gerekçesiyle Mart 2001 tarihinden sonraki çalışması nazara alınarak kapıcı kıdem tazminatı alacağının belirlenip hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı 28.2.2001 tarihli ve 2.100.000.000 TL. kıdem tazminatı ödendiği ve sair belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığının belirlendiğini, kendisine ödeme yapılmadığını bu nedenle tüm dönem nazara alınarak kapıcı kıdem tazminatının hesaplanarak hüküm altına alınmasını iddia etmektedir. 28.2.2001 tarihli kıdem tazminatı ödeme belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı imza incelenmesi ile tespit edilmiştir. Bu belgedeki belirtilen miktarın davacıya ödendiği de başka bir belge ile kanıtlanamamıştır. Bu belgedeki imzanın davacı ile gayri resmi yaşayan H’a ait olmasıda sonuca etkili değildir. Bu şahsa böyle bir ödeme yapılmış ise davalı işveren ödenen miktarı H’dan talep etmesi gerekir.Açıklanan bu nedenlerle davacının tüm çalışma süresi nazara alınarak hak kazandığı kapıcı kıdem tazminatı miktarı belirlenmeli; davacı tarafından Şubat 1998 tarihinde kıdem tazminatına mahsuben alındığı kabul edilen 350.000.000 TL.nin faizi ile birlikte tenkısinden sonra bakiye kıdem tazminatı hüküm altına alınmalıdır. 3.28.2.2001 tarihli belgedeki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından bu belgeye değer verilmeden kapıcı kıdem tazminatı dışındaki alacaklar da belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/5899 K. 2003/17618

KARAR : Davacı,davalıya ait apartman işyerinde kapıcı olarak çalıştığını iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı işçilik alacaklarını talep etmiştir. Davalı ise davacının apartmanda kiracı olarak oturduğunu aralarında hizmet ilişkisinin bulunmadığını Sosyal Sigortalar Kurumu yoklama memurlarınca da bu durumun belirlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Her ne kadar SSK yoklama memuru raporunda davacının davalıya ait apartmanda kapıcı olarak görev yapmadığını belitmişse de dosya içeriğinden ve özellikle dinlenen davacı tanıklarının açık beyanlarından davacının davalıya ait apartmanda kapıcı olarak görev yaptığı anlaşılmıştır. Bu beyanlar karşısında SSK yoklama memurunun yetersiz inceleme raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Bu itibarla mahkemenin görevsizlik kararının bozulması gerekir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/11721 K. 2003/12154

KARAR : Davacı, davalı apartman işyerinde kapıcı olarak çalıştığını belirterek, kapıcı kıdem tazminatı ile ödenmiyen bir kısım işçilik alacaklarını talep etmiştir. Davalı apartman yönetimi ise, davacının kapıcı olarak çalışmadığını, aralarında bir iş ilişkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacının davalı G. Sitesi C Blok’un kapıcı dairesinde oturduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Dinlenen davalı tanıkları, davacının eşinin apartmanın temizliğini yaptığını, buna karşılık kendisinden kira parası alınmadığını davacının ise Apartman kapıcısı olmadığını, apartmanın sonradan doğalgaz ısıtma sistemine dönüştürüldüğünü söylemişlerdir. Davacı tanıkları ise, davacının C Blok’un kapıcısı olarak kapıcılık hizmetlerini yürüttüğünü ayrıntılı bir şekilde belirtmişlerdir. Bu tanık beyanları ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının Apartman yönetimince kapıcı dairesine oturtulup yerleştirildiği, davacı adı geçen Blok’un temizlik işleri ve dairelerin çarşı servis hizmetleri gibi kapıcılık hizmetlerini bizzat yaptığı, böylece taraflar arasında kapıcılık iş ilişkisinin doğduğu sonucuna varmak gerekir. Mahkemenin davacının apartmanın kapıcısı olmadığı şeklinde yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2000/19334 K. 2001/3194

KARAR : Davacı, daha önce davalı apartmanın inşaat işini üstlenen inşaat şirketinin bekçisi olduğunu, 1.1.1998 tarihinden itibaren apartmanda kapıcı olarak çalıştığını ileri sürmüş, işverence haksız olarak çıkarıldığından bahisle ihbar, kıdem tazminatları ile bir kısım işçilik alacakları talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacının davalı apartmanda kapıcı olarak çalışmadığı gerekçesiyle isteklerin reddine dair karar verilmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, apartman inşaatının 26.12.1997 tarihinde bittiği, bu tarihten sonra bir kısım dairelerde oturulmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davacının apartmanın kapıcı dairesinde oturduğu hususu ise taraflar arasında tartışmasızdır. Davacının şikayeti üzerine SSK müfettişleri ile Bölge Çalışma Müdürlüğü iş müfettişleri, işyerinde incelemeler yapmışlar ve ayrı ayrı düzenlenen raporlar da davacının 1.1.1998-15.3.1999 tarihleri arasında kapıcı olarak hizmet aktiyle çalıştığı sonucuna varılmıştır. Özellikle sigorta müfettişi tarafından tanzim edilen tutanakta eski ve yeni yönetici ile bir kısım apartman sakinleri imzalı beyanları ile davacının kapıcı olarak çalıştığını açıklamışlardır. Mahkemece tanık olarak dinlenen aynı şahıslar, davacının işitme engelli çocuğunu bahene ederek kendisine acındırdığını ve bu sebeple sigorta müfettişine bu şekilde beyanda bulunduklarını beyan etmişlerse de; belirtildiği üzere hataya sevkedildiklerini ispat edemedikleri gibi, yapılacak olan tespit sonucu pirimlerin tahsil edileceği ve idari para cezasi verileceğini bilmelerine rağmen, belirtilen gerekçeyle gerçeğe aykırı bildirimde bulunmalarıda hayatın olağan akışına uygun düşmez. Mahkemece bu konuda dinlenen davacı tanıkları da davacının iddasını doğrulayan samimi anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu olgulara göre, davacının davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının kabulü gerekirken, mahkemece taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılması hatalıdır. İşin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2000/6887 K. 2000/10430

KARAR : Davalı, davacının davalı sitede kapıcı olarak emekli olduğu tarihe kadar belirsiz süreli, emekli olduğu tarihten sonrası için 1 er yıllık belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığını, davacının talebi doğrultusunda her yıl kapıcı kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. “Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının ihbar ve kıdem tazminatı alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.”Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporuna göre davacının 11.965,96 TL net kıdem tazminatına hak kazandığı, davacıya ödenen 3.934,00 TL net kıdem tazminatının mahsubu ile davacının bakiye 8.031,96 TL net kapıcı kıdem tazminatı alacağı olduğu kabul edilerek davacının talebi ile bağlı olarak 2.771,87 TL kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ancak dosyada mevcut ilk bilirkişi raporunda davacıya fesih tarihinden önce ödenen kapıcı kıdem tazminatlarının yasal faizinin toplam 1.399,29 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı kapıcıya yapılan kıdem tazminatı ödemelerinin yasal faizi ile birlikte mahsubu gerekirken yasal faizleri mahsup edilmeden belirlenen 8.031,96 TL net kıdem tazminatı alacağı olduğunun kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2014/1633 K. 2014/10313

KARAR : Davacı işçi, davalıya ait konutta 20.2.1996 tarihinde kapıcı olarak çalışmaya başladığını iddia etmiş ve gösterdiği tanıklar da bunu doğrulamışlarsa da dosya içindeki bilgilerden söz konusu konutta 1996 Ekim ayından itibaren davacının oğlu S.T. ‘nin kapıcılık yaptığı bunun bir yıl kadar sürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekten sigorta işe giriş bildirgesi S. T.’ nin anılan tarihte çalışmaya başladığını gösterdiği gibi, Bölge Çalışma Müdürlüğünce yapılan incelemelerden de aynı sonuca varıldığı görülmektedir. Davacı kapıcının, 10.11.1997 tarihinde işe başladığı işe giriş bildirgesi ile de ortaya çıkmaktadır. Davalı tanıkları da davacının 1997 Kasım ayında işe başladığını bildirmişlerdir. Bu yazılı ve sözlü belgeler dikkate alınarak davacının 10.11.1997 tarihinde işe başladığı kabul edilmelidir. Bu durumda kapıcı kıdem tazminatı için bir yıllık süre koşulu gerçekleşmemiş bulunduğundan bu tazminat isteği reddedilmelidir. Öteki işçilik hakları ve ihbar tazminatı ise çalışılan süreye göre değerlendirilerek kabul edilmelidir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2001/6747 K. 2001/8879

KARAR : Dosyada bulunan ayrıntılı bildirimle davacının hizmet sözleşmesinin 15.7.1996 tarihinden itibaren feshedildiği açıklanmış olup bu bildirim 16.7.1996 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Fesih bildiriminde ayrıca 10 gün içinde davacının işyerine ait alet ve edavatı teslim etmesi kapıcı konutundan çıkması da istenilmiştir. Davacı bu yazılı bildirimden sonra tarafların rızasıyla işyerinde çalıştığını da kanıtlamış değildir. Aslında bildirim muhatabına ulaştıktan sonra çalışma olgusunun da sonuca etkili olmadığı açıktır. Öte yandan davacı 21.7.1996 tarihinde yaralandığından söz ederek rapor aldığını da bildirmiş ise de, rapor tarihinden önce fesih bildirimi kendisine ulaştığı için hizmet sözleşmesinin askıya alındığından da söz edilemez. Bunlardan başka son Temmuz ayı ücretinin tam olarak ödenmiş olması davalının savunmasında açıklandığı gibi muhasebe hatasından kaynaklanmıştır. Bu maddi hukuki olgular karşısında kapıcı kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı için gerekli bir tam yıl çalışma koşulu gerçekleşmediğinden kapıcı kıdem tazminatı ile izin alacağı parasının reddine karar verilmelidir. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 1998/11640 K. 1998/14122

KARAR :  Davacı, 05.08.2008 tarihinde kapıcı olarak çalışmaya başladığını, sigorta girişi yapılmadığı gibi eşi ile kira sözleşmesi imzalanarak hukuka aykırı olarak kira tahsil edildiğini, iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın 05.07.2011 tarihinde yapılan kat malikleri toplantısında işverence feshedildiğini, işin başka bir kişiye verildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatları ile ücret, izin ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı, alacakların zamanışımına uğradığını, davacının kapıcılık hizmeti vermediğini, Samsun Vezirköprü’den Ankara’ya sakat çocuklarının bakım ve tedavisi için geldiklerini, apartmanın kapıcı dairesinin boş olduğunu, ortak karar ile apartman giderlerinde kullanmak üzere 250,00 TL karşılığı kiraya verildiğini, apartman temizliğini yapması, altı gün akşam çöp alması ve iki gün apartman içini süpürmesi için 160,00 TL anlaşma yapıldığını; aynı apartmanda yer alan dükkanı kiralayarak yufka ve hamur işleri yapmak için temizlik işini kendisinin bıraktığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının kapıcı olarak 05.08.2008 – 05.07.2011 tarihleri arasında kısmi süreli olarak ayda altı gün çalıştığı, feshin haklı sebeple yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile ihbar ve kıdem tazminatı’nın kabulüne, diğer taleplerine ilişkin alacakları olduğu gerekçesiyle izin ve ücret alacağının kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında, iş sözleşmesinin sona erme hususu ihtilaflıdır. Somut olayda davacı iş sözleşmesinin davalı tarafından 05.07.2011 feshedildiğini ileri sürmüştür. Davalı taraf ise temizlik yaptığı apartmanın altında yer alan dükkanı davacının kiraladığını, yufka ve hamur işleri yapmak için apartman temizliğini kendisinin bıraktığını savunmuştur. Davacının eşi tarafından aynı apartmanda dükkan kiralandığına ilişkin kira kontratı, davacının ayrıldıktan sonra bazlama dükkanı açtığına ilişkin şahit beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davacı tarafından sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, ihbar ve kıdem tazminatının reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ E. 2013/17172 K. 2014/27126

KARAR : Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … dışındaki diğer davalıların . . . murisleri olduğunu, davalı …’in ise 2008 yılında . . . hisse alacak apartmana girdiğini, …’ün 17.11.2009 tarihinde vefat ettiğini, ölmeden önce 1.9.1995 tarihinde müvekkilini kapıcı olarak işe aldığını, müvekkilinin çalıştığı … Sultangazideki apartmanın 48 daireden oluştuğunu, …’ün ölümünden sonra 1.3.2010 tarihinde müvekkilinin iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kapıcı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, ücret alacağı, fazla mesai alacağı ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hissedarı bulundukları, kalorifersiz ve iki ayrı bloktan oluşan apartmanda davacının bir dönem çalıştığını, haftanın iki günü temizlik yaptığını iki günde çöp alımı yaptığını, haftanın 3-4 günü 2 saati aşmayacak şekilde çalıştığını, günde iki üç saati aşmayacak şekilde çalışan davacının iş kanunu hükümlerinden yararlanamayacağını, davanın apartman hissedarlarına karşı açılmasının usule aykırı olduğunu, davalı olarak gösteren …’ün hissesinin … tarafından tapuda devralındığını, mirasçılar arasında paylaşım ile ilgili dava açıldığını, davanın devam ettiğini,davalılardan … tarafından çalıştırılmaya devam eden davacının ortada müvekkilleri tarafından feshedilmiş iş akdi olmadığından feshe bağlı talep edilen alacakların reddi gerektiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde;dava dilekçesinde iş sözleşmesinin 1.3.2010 tarihinde işverence feshedildiği belirtilmiş olup, aksi işverence kanıtlanmadığı,bu sebeple davacının 1.3.2010 tarihinde sona eren iş sözleşmesi sebebi ile ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığıbir kısım davalılar vekili tarafından davacının …’ün tasarrufunda bulunan A Blokta davacının çalışmasını sürdürdüğünü ileri sürmüş ise de, davacının her iki bloka hizmet verdiği iş sözleşmesinin 1.3.2010 tarihinde sona erdiği , bloklardan birine sonraki dönemde verilen hizmetin ise farklı bir bağımsız iş sözleşmesine istinaden devam ettiği düşünüldüğünden bir kısım davalılar vekilinin bu yöne yönelik itirazının kabul edilmediği,yıllık izin,ücret alacaklarının kısmen kabulüne,haftalık 45 saati aşan mesai yaptığı ve genel tatillerde çalıştığı hususu kanıtlanamadığından ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai alacağının ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin başlangıçtan itibaren 24 daireden oluşan iki blok olmak üzere toplam 48 daireye tek kapıcılık sözleşmesi ile hizmet verdiği ve tüm dairelere sahip kat malikinin ölümü üzerine mirasçıların kendi aralarında paylaşımda bulundukları ve davacının iki bloktan oluşan işyerinde bir blokta kapıcılık hizmetine devam ettiği anlaşılmaktadır.Davacı diğer blokla iş ilişkisinin sona erdirildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacakları talebinde bulunmuştur.Ancak davacının başlangıçtan beri iki bloktan oluşan 48 daireye tek bir hizmet sözleşmesi ile çalıştığı,tek ücret aldığı,kat malikinin ölümü üzerine mirasçıların paylaşımı üzerine iki bloğun ayrılmasının ve davacının tek blokta iş görme edimini yerine getirmesinin devam etmesi karşısında diğer bloğa iş görme ediminin sona erdirilmesinin fesih olarak değerlendirilemeyeceği olsa olsa burada davacının lehine yaptığı işin azaldığından söz edilebileceği iş sözleşmesinin devam etmesi karşısında davacının ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacakları talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2014/27514 K. 2016/408

KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin 15/11/1995 – Nisan 2011 tarihleri arasında davalı işyerinde apartman görevlisi olarak çalıştığını, iş akdine haksız olarak son verildiğini, müvekkilinin 15/10/2008 tarihinde emeklilik dilekçesi verdiğini, bu dönemde tazminat adı altında kısmi ödeme yapıldığını ancak tüm alacaklarının ödenmediğini, ödenmeyen kısım için yeniden çalışmasının teklif edildiğini ve müvekkilinin de çalışmaya devam ettiğini, geçen süre zarfında yine hiçbir hakkının ödenmediğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili; davacının müvekkili işyerinde ilk kez 15/11/1995 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdini 15/10/2008 tarihinde yaşlılık aylığı almak amacıyla kendisinin feshettiğini, bu fesihle ilgili kendisine 8.196,52 TL kıdem tazminatı ödendiğini, davacının o dönem kapıcı kıdem tazminatı, ücret ve izin alacakları yönünden müvekkili işvereni ibra ettiğini, daha sonra kat maliklerinin talebi ve ihtiyacı doğrultusunda yeniden kapıcı çalıştırılması kararı alındığını ve davacının 02/12/2009 tarihinde yeniden işe başlatıldığını, davacının SGK kontrol memurluğunun 23/12/2009 tarihli işyeri durum tespit tutanağına yansıyan ifadesinde, mezkur işyerinde 02/12/2009 tarihinden beri kapıcılık yaptığını beyan ettiğini, davacının ikinci dönemdeki iş akdini de kendisinin sona erdirdiğini, 15/12/2010 tarihinde apartman yönetimine sunduğu istifa dilekçesinde 30/04/2011 tarihinde memlekete gideceğinden istifasının kabulünü beyan ettiğini, davacının Aralık 2009-Ocak 2011 dönemine dair tüm ücretlerinin ödendiğini, davacının 2011 Şubat, Mart ve Nisan ayı ücretlerini almaktan imtina ettiğini ve 2011 Nisan ayı sonunda hiçbir bildirimde bulunmadan işyerini terk ettiğini, 2011 Şubat, Mart, Nisan ayı ücretleri ile senelik izin ücreti toplamı olan 2.200,00 TL nin PTT aracılığıyla ödendiğini, davacının bu ödemeyi işbu davanın ikame tarihinden iki gün önce 21/06/2011 tarihinde teslim aldığını, fazla çalışma yapmadığını, hafta ve genel tatil günlerinde çalışmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece davacının 15.10.2008 tarihindeen önceki çalışmalarının tasfiye edildiği, davacının imzasını içeren 15.12.2010 tarihli yazıda davacının memleketine göç edeceğinden bahisle 30.04.2011 tarihinde istifa edeceğini bildirdiği, bu sebeple davacının 2.dönem çalışmasının istifa ile sonlandığı gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine, diğer taleplerinin de ödeme ve ispatlanamaması gerekçeleriyle reddine karar verilmiştir.Davacı, davalı apartmanda kapıcı olarak çalışmakta iken ilk döneme dair çalışması kapıcı kıdem tazminatı ödenerek sonlandırılmıştır. Uyuşmazlık, giydirilmiş ücrete eklenecek hak ve menfaatlerden doğmaktadır. Davacının ilk dönem çalışmasının karşılığı olan kapıcı kıdem tazminatının asgari ücret ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı kapıcı dairesinde oturmaktadır. Buna göre, davacının kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında hizmet akdi süresince oturduğu kapıcı dairesinden sağladığı konut ve varsa su, elektrik gibi menfaatler de nazara alınmalıdır. Bu husus gözönüne alınmadan ilk dönem çalışmasına dair kapıcı kıdem tazminatı’nın tam olarak ödendiğinin kabulüyle hüküm kurulması hatalıdır. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2014/10492 K. 2015/22449

Go to Top